Uçuşu pilot müdahalesine gerek kalmadan belirlenen rota ve irtifada götürmeyi sağlayan otopilot, uçak seyahatlerinin çok daha verimli olmasının önünü açıyor.
Peki bir sistem nasıl oluyor da koskoca uçağı istenilen rotaya kusursuz bir şekilde götürebiliyor?
Otopilot sistemleri, birçok teknolojiyle donatılıyor.
Uçağın konumunu sağlıklı bir şekilde saptamak için navigasyon sistemleri (GPS) kullanılıyor ve böylece uydular aracılığıyla alınan sinyaller ile konum tespiti yapılabiliyor. Ayrıca GPS sinyali azaldığında veya kaybolduğunda, ivmeölçer ile uçağın yönü ve hızı hesaplanıyor.
Navigasyon sistemlerinin yanı sıra pitot tüpleri ve statik port denilen cihazlar sayesinde hava hızı, tırmanma ve yükseklik miktarı gibi verilere ulaşılabiliyor.
Otopilot bilgisayarı ise tüm bu sensörlerden aldığı bilgileri işleyip uçağın rotasını hesaplıyor ve düzeltme gerektiği yerde bu düzeltmeleri yapıyor. Bu sırada aktüatör denilen cihazlar; uçağın dümenlerini, kanatçıklarını ve başka kontrol bölümlerini hareket ettirerek bilgisayarın komutlarını eyleme döküyor.
Otopilot kullanılan bir uçağın çalışması nasıl oluyor?
Kalkış esnasında pilotlar, çoğu zaman otopilotu kullanmıyor. Ancak belirli bir hız ve yüksekliğe ulaştıktan sonra devreye sokuyorlar. Otopilot, az önce bahsettiğimiz verileri kullanarak uçuşu gerçekleştiriyor ve olumsuz hava durumunda meydana gelebilecek aksaklıkları devamlı olarak takip ediyor.
İnişe geçildiğinde ise otomatik iniş sistemleri ile pisti ortalayıp doğru irtifada tutarak güvenli bir iniş gerçekleştirilebiliyor fakat pilotlar, kalkışta olduğu gibi inişi de çoğunlukla manuel olarak yapıyor.
Peki otopilot riskli mi?
Otopilot sistemleri aslında, uçuşun daha güvenli olması için tasarlanıyor. Ancak tabii ki donanım, yazılım, GPS, sensör gibi teknolojik hatalar ortaya çıkabilir. Yine de bu noktada da büyük bir endişeye gerek yok çünkü aksi bir durum gerçekleştiğinde pilot hemen devreye girebilir.
Havacılıkla ilgili diğer içeriklerimize göz atabilirsiniz:
